6 Kasım 2013

Baş Örtüsü Değİl Allah'ın Emrİ !!!

Epey süredir kamuoyunu meşgul eden bir konu var malumunuz.Aslında bu süre çok daha eski.Cumhuriyet döneminde, Almanya Nazisi gibi tek tip insan meydana getirme fikri ile hayatın her alanına müdahale edilmiş,yüzyıllık bir miras devrim adı altında yakılmış,yıkılmış ve asılmıştır.Toplumun büyük çoğunluğunun karşı çıktığı bu hareketlere arsızca millet için yapıoruz! deyip tek suçu sadece şapka giymeyi reddetmek olan toplumun kanaat önderleri, yağlı urganlarla yaşama hakları ellerinden alınmıştır.En önemlisi de düşünce haklarından dolayı böylesine bir muameleyle karşı karşıya  bırakılmış olmalarıdır.Kısacası bu baş örtüsü mevzusu 28 Şubat'tan beri var olan bir mesele değil.Yukarıda özetle belirttiğim mevzulardan ötürü 90 senedir halkın sinesinde,samimi dost ortamlarında yani toplumun özünde içten içe yoğrularak, inancı gereği örtünen insanların sinesinde bir yara olarak  bu güne kadar ulaşmıştır.
  28 Şubat sürecinde halkın özgür iradesiyle seçilen hükümetin muhafazakar duruşu ve bu konuda dertli olan insanlara yakın oluşu bazı inkılapçı(!)
çevreleri rahatsız etti ve başka sebeplerde eklenerek iktidardan uzaklaştırıldı ve toplumun bu sorununa çözüm biraz daha ertelenmiş oldu.Ertelendi ama geride kalan 60-70 yıllık bir ertelenme gibi olmayacağı aşikardı.Çünkü halk eski halk değildi. Dünya da eski dünya değildi.Kitle iletişim araçlarının gelişmesi,çeşitlenmesi ve her düşünceden özel ve tüzel kişiler tarafından da kullanılmaya başlanması vesilesiyle,bireyler birlikte nasıl hareket eder?Bu zulüm nasıl sona erer? Gibi sorulara cevap bulmaya başlamışlardır.
  Gelelim 1999 yılına Türkiye'nin sosyo-ekonomik çıkmaza girdiği o yıllara.Merve KAVAKÇI,
 Fazilet Partisi'nden 18 Nisan 1999 seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak seçilmiş ve 2 Mayıs 1999'da TBMM'de and içme törenine başörtülü gelince meclisten çıkartıldı.Ama ne çıkartılmak sanki Cumhuriyet elden gitti.Ayakta durmaya bile mecali kalmamış olan Bülent ECEVİT öyle bir tepki ortaya koyduki sanırsınız yeniden dirilmiş.1982 darbeci anayasasının statikoyu devamlı kılan maddelerine dayanarak halkın iradesiyle seçilmiş bir milletvekili sınırdışı edilmesiyle bu süreç böyle geçti.Yıllardır insanların dini duygularını kullanarak siyaset yapan demokrat etiketli babalar(!) bile bu duruma ses çıkarmadı.

Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah toplumun her ihtiyacına cevap verecek,ideal insan ve ideal toplum nasıl olunur? Sorusuna cevap teşkil edecek bir çok ayet göndermiştir.Bunlardan bir tanesi de bayanların giyim tarzı ile alakalı.
Yüce Kitabımızın Nur Suresi 31. ayette mealen şöyle buyurmaktadır, Yüce Yaradan:
 Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.Ayrıca Ahzab Suresi 59. ayette; Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Şeklinde buyurmuştur.
  Bu konuyla alakalı bir çok sahih hadis bulunmaktadır.Bazı kesimlerin ısrarla baş örtüsü siyasi simgedir çığırtkanlığı sadece inancı gereği örtünen insanların bu inançlarını insan hakları çerçevesinde yaşamalarını engellemek için yapılan çığırtkanlıktan başka bir şey değildir.


Toplumun beyazları tarafından hala algılanamayan gerçek şudur ki; çağdaşlık,gelişmişlik sadece kılık-kıyafetle olmaz.İş akılda, iş dünyaya bakış açısından geçmektedir.İlk emri ''Oku'' olan bir dinin gerçekten dedikleri gibi emirleri;eski, sığ,çağdışı olsaydı bu günkü gelişmiş Batı medeniyeti de olmazdı.Çünkü bunlar kaynaklarını her daim İslam alimlerinden çalmışlardır.(Bu konuyla alakalı videolar sitemizde mevcuttur)Tekrar söylüyorum bu sizin bildiğiniz Avrupanın köylerindeki kadınların örtüğündü tarzdaki baş örtüsü değil Allah'ın emridir.İnananlar için İlahi emirden üstün başka bir emir yoktur.Eğer inançları yok ise açıkça söylesinler toplumda rahatlasın beyazlar da!!!

Erol KOCABAŞ-06/11/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder