Kahve Kahve ilk olarak dokuzuncu yüzyılda Yemen’de üretildi. İlk kullananlar, uzun ibadet gecelerinde ayık kalmaya kalan Sufilerdi. Sonradan bir grup öğrenci tarafından Kahire’ye getirilen kahve, kısa bir süre içinde bütün bölgeye yayıldı. 13’üncü yüzyılda Anadolu’ya ulaşan kahve, 16’ıncı yüzyılda Venedikli bir tüccar sayesinde İtalya’ya getirilerek ilk defa Avrupalılarla buluştu.
Uçak Abbas bin Firnas, uçmak için bir araç geliştiren ve uçmayı başaran ilk insandı. Dokuzuncu yüzyılda kanatlı bir araç geliştiren Firnas, bir nevi kuş kostümü ortaya çıkardı. Firnas, İspanya’nın Cordoba şehrinde giriştiği ilk denemesinde havalanmayı başardı ve yere düşüp belini kırmadan önce birkaç dakika uçmayı başardı. Firnas’ın tasarımları şüphesiz yüzyıllar sonra ünlü İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci’yi etkilemişti
Üniversite Genç prenses Fatima el-Firhi 859 yılında Fas’ın Fez kentinde birinci seviye eğitim sunan bir üniversite açtı. Kız kardeşi Miriam, üniversiteye bitişik bir cami kurdu ve iki yapı birden Karaviyyin Medresesi’ni oluşturdu. Yaklaşık 1200 yıl sonra hala açık olan medresenin, İslam geleneğinin temel değerlerini öğrenmek için ayrı bir yere sahip olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, El Firhi kardeşlerin dünya çapındaki genç Müslüman kadınlara örnek olması umuluyor.
Cebir Cebir kelimesi, İranlı matematikçi Harezmi’nin dokuzuncu yüzyılda yayınladığı ünlü “Hesab ül-Cebir vel-Mukabele”, (Düşünce ve Denge Hesapları) isimli tezinden gelmektedir. Yunan ve Hindu sistemlerinin köklerine dayanan yeni cebir düzeni, rasyonel sayıları, irrasyonel sayıları ve geometrik büyüklükleri birleştirici bir sistemdi. Harezmi, üslü sayılar fikrini de ilk kez ortaya atan kişiydi.
Optik Çok bilinmeyen bir gerçek de optik alanındaki ilk büyük adımların Müslüman dünyasında atılmış olmasıdır. 1000 yılı civarında İbni Heysem, insan gözünün nesnelerden yansıyan ve göze giren ışık huzmeleri sayesinde bu nesneleri görebildiğini kanıtladı. İbni Heysem böylece Öklid ve Batlamyus’un ışığın göz tarafından saçıldığı teorilerini de yanlışlamış oldular. Bu büyük Müslüman fizikçisi ayrıca, optik sinirle beyin arasındaki bağlantı sayesinde nesnelerin dik görülmesini sağlayan karanlık kutu (camera obscura) tekniğini keşfetti.
Saat ‘Otomatik makine’ kavramının babası sayılan El Jazari, yaşadığı dönemin Diyarbakır’ında hüküm süren Artuklu hanedanının sultanları için çok sayıda saat üretti. El Jazari’nin en etkileyici eserlerinden biri olan “fil saati”; Arşimet’in ilkelerini ve Hintlilerin ‘su saati’ mekanizmasını harmanlayan karmaşık bir tasarımdı.
Kamera Bir gün odasında otururken duvardaki delikten gelen güneş ışığının, dışarıdaki görüntüyü karşı duvara ters biçimde yansıttığını keşfeden matematikçi İbni Haytam’ın mucidi olduğu ‘camera obscura’ (karanlık oda), bugünkü kameraların atası sayılıyor. İbni Haytam’ın çalışmaları daha sonra Latince’ye çevrildi ve Leonardo da Vinci de dahil olmak üzere pek çok bilgine esin kaynağı oldu.
Matematik Müslüman bilginler matematik alanında öncü çalışmalara imza attılar. ‘Cebir’in kurucusu El Harezmi bu insanlardan biriydi. Harezmi’nin açtığı yolda ilerleyen Ömer Hayyam ve Şerafettin el Tusi cebiri geliştirip geometriye uyguladılar. ‘Sıfır’ önceleri bir boşluk olarak kabul edilirken, Müslüman bilginler sıfıra matematiksel bir değer verdiler ve sıfırla çarpılan bir sayının sıfıra eşit olduğu önermesini geliştirdiler.
Trigonometri Trigonometrinin doğuşu astronomiye bağlı olarak gerçekleşti. Astronomi Müslüman bilginlerin üzerinde çalıştığı bir alandı, zira namaz vakitlerini tam olarak belirlemek gerekiyordu. Eski Yunan astronomların temellerini attığı trigonometriyi Müslümanlar ileriye taşıdılar. El Battani ve Biruni trigonometrinin temel ilkelerini ortaya koydu. Harezmi sinüs, kosinüs ve trigonometri tablosunu tasarladı.
Cerrahi Cerrahi alanında İslam dünyası özellikle Endülüs döneminde en parlak devrini yaşadı. Müslüman İspanyası’nda cerrahi üç farklı alanda tatbik edilmekteydi: Damar cerrahisi, genel cerrahi ve ortopedik cerrahi. Özellikle El Zahravi’nin çalışmaları devrimsel nitelikteydi. Zahravi cerrahi disiplinine yeni prosedürler, 200’ün üzerinde tıbbi alet ve el-Tasrif adında değerli bir eserle katkıda bulundu
Aşı En son domuz gribi dolayısıyla yandaşları ve karşıtları arasında tartışma yaşanan ‘aşı’, Avrupa’ya Osmanlılar tarafından taşındı. 18. yüzyılda Osmanlı coğrafyasında çiçek hastalığına karşı aşı uygulanmaktaydı. Buna tanık olan dönemin İngiltere elçisinin karısı Lady Montagu, aynı yöntemin ülkesinde de uygulanması için kampanya yürüttü, ancak hem kiliseden hem de bilim adamlarından tepki gördü. Aşı, Osmanlıların Orta Asya’dan taşıdıkları bir uygulamaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder