Epey süredir kamuoyunu meşgul eden bir konu var
malumunuz.Aslında bu süre çok daha eski.Cumhuriyet döneminde, Almanya Nazisi
gibi tek tip insan meydana getirme fikri ile hayatın her alanına müdahale
edilmiş,yüzyıllık bir miras devrim adı altında yakılmış,yıkılmış ve
asılmıştır.Toplumun büyük çoğunluğunun karşı çıktığı bu hareketlere arsızca
millet için yapıoruz! deyip tek suçu sadece şapka giymeyi reddetmek olan
toplumun kanaat önderleri, yağlı urganlarla yaşama hakları ellerinden
alınmıştır.En önemlisi de düşünce haklarından dolayı böylesine bir muameleyle
karşı karşıya bırakılmış olmalarıdır.Kısacası bu baş örtüsü mevzusu 28
Şubat'tan beri var olan bir mesele değil.Yukarıda özetle belirttiğim
mevzulardan ötürü 90 senedir halkın sinesinde,samimi dost ortamlarında yani
toplumun özünde içten içe yoğrularak, inancı gereği örtünen insanların
sinesinde bir yara olarak bu güne kadar
ulaşmıştır.
28 Şubat sürecinde halkın özgür iradesiyle
seçilen hükümetin muhafazakar duruşu ve bu konuda dertli olan insanlara yakın
oluşu bazı inkılapçı(!)
çevreleri rahatsız etti ve başka sebeplerde eklenerek iktidardan uzaklaştırıldı ve toplumun bu sorununa çözüm biraz daha ertelenmiş oldu.Ertelendi ama geride kalan 60-70 yıllık bir ertelenme gibi olmayacağı aşikardı.Çünkü halk eski halk değildi. Dünya da eski dünya değildi.Kitle iletişim araçlarının gelişmesi,çeşitlenmesi ve her düşünceden özel ve tüzel kişiler tarafından da kullanılmaya başlanması vesilesiyle,bireyler birlikte nasıl hareket eder?Bu zulüm nasıl sona erer? Gibi sorulara cevap bulmaya başlamışlardır.
çevreleri rahatsız etti ve başka sebeplerde eklenerek iktidardan uzaklaştırıldı ve toplumun bu sorununa çözüm biraz daha ertelenmiş oldu.Ertelendi ama geride kalan 60-70 yıllık bir ertelenme gibi olmayacağı aşikardı.Çünkü halk eski halk değildi. Dünya da eski dünya değildi.Kitle iletişim araçlarının gelişmesi,çeşitlenmesi ve her düşünceden özel ve tüzel kişiler tarafından da kullanılmaya başlanması vesilesiyle,bireyler birlikte nasıl hareket eder?Bu zulüm nasıl sona erer? Gibi sorulara cevap bulmaya başlamışlardır.
Gelelim 1999
yılına Türkiye'nin sosyo-ekonomik çıkmaza girdiği o yıllara.Merve KAVAKÇI,
Fazilet Partisi'nden 18 Nisan
1999 seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak seçilmiş ve 2
Mayıs 1999'da TBMM'de and içme törenine başörtülü gelince meclisten
çıkartıldı.Ama ne çıkartılmak sanki Cumhuriyet elden gitti.Ayakta durmaya bile
mecali kalmamış olan Bülent ECEVİT öyle bir tepki ortaya koyduki sanırsınız
yeniden dirilmiş.1982 darbeci anayasasının statikoyu devamlı kılan maddelerine
dayanarak halkın iradesiyle seçilmiş bir milletvekili sınırdışı edilmesiyle bu
süreç böyle geçti.Yıllardır insanların dini duygularını kullanarak siyaset
yapan demokrat etiketli babalar(!) bile bu duruma ses çıkarmadı.
Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah toplumun her ihtiyacına
cevap verecek,ideal insan ve ideal toplum nasıl olunur? Sorusuna cevap teşkil
edecek bir çok ayet göndermiştir.Bunlardan bir tanesi de bayanların giyim tarzı
ile alakalı.
Yüce Kitabımızın Nur Suresi 31. ayette mealen şöyle
buyurmaktadır, Yüce Yaradan:
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama
bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları
müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini,
yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının
babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek
kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin
kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı
kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli
kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini
göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere
vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa
eresiniz.Ayrıca Ahzab Suresi 59. ayette; Ey
peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de
cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu
onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır.
Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet
edicidir. Şeklinde buyurmuştur.
Bu konuyla alakalı bir çok sahih hadis bulunmaktadır.Bazı kesimlerin
ısrarla baş örtüsü siyasi simgedir çığırtkanlığı sadece inancı gereği örtünen
insanların bu inançlarını insan hakları çerçevesinde yaşamalarını engellemek
için yapılan çığırtkanlıktan başka bir şey değildir.
Toplumun beyazları tarafından hala algılanamayan
gerçek şudur ki; çağdaşlık,gelişmişlik sadece kılık-kıyafetle olmaz.İş akılda,
iş dünyaya bakış açısından geçmektedir.İlk emri ''Oku'' olan bir dinin
gerçekten dedikleri gibi emirleri;eski, sığ,çağdışı olsaydı bu günkü gelişmiş
Batı medeniyeti de olmazdı.Çünkü bunlar kaynaklarını her daim İslam
alimlerinden çalmışlardır.(Bu konuyla alakalı videolar sitemizde
mevcuttur)Tekrar söylüyorum bu sizin bildiğiniz Avrupanın köylerindeki
kadınların örtüğündü tarzdaki baş örtüsü değil Allah'ın emridir.İnananlar için
İlahi emirden üstün başka bir emir yoktur.Eğer inançları yok ise açıkça
söylesinler toplumda rahatlasın beyazlar da!!!
Erol KOCABAŞ-06/11/2013
Erol KOCABAŞ-06/11/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder