Emanetler…
Şahid ol Yâ Rab! Şahid ol Yâ Rab!
Şahid ol Yâ Rab…
Raftaki Kur’an-ı Kerim’e bakarken
zihninde sürekli Efendimizin (s.a.v) veda hutbesini geçiriyordu Osman Bey ve
hep o ses ve o nida tekrarlanıp duruyordu..Şahid ol Yâ Rab!
Oturduğu
köşesinde uzanıp yatmak,Kur’an-ı Azimüşşân huzurunda ayaklarını uzatmak bir
türlü içinden gelmiyordu.Nasıl gelsindi ki? O emanet karşısında rahatça
ayaklarını uzatıp uykuya dalmak kolay mıydı...O Kur’an, Allah’ın yüce kelâmı ve
Efendimizin veda ederken okuduğu hutbesindeki emaneti değil miydi.
Yavaşça
yerinden doğruldu ve emaneti eline aldı,dağların bile yerle bir olduğu emanetin
huzurunda uyumak yerine,sayfalarını gece boyunca okuyamayı tercih etti.Ömrü
boyunca Peygamberin sünnetine uyarak bir emaneti layıkıyla taşımaya,hayatını bu
mihvâl üzerinde devam ettirmeye özen gösteren Osman Bey,şimdi misafir olduğu
Şeyh Edebâli Hazretlerinin dergâhında,kendisine istirahat etmesi için tahsis
edilen bu mütevazi odada bir emanete daha sahip çıkma düşüncesi ile ayetlerin
eşsiz enginliği içinde huzuru buluyordu.
Tam altı saat boyunca uykuya direnerek
okumaya devam etti.Her mekanda hazır ve nazır olan Allah,kulunun bu hayâ ve
edep dolu duruşuna şahid oluyordu elbette..Şahid ol Ya Rab!.Çünkü Rab Teâlâ okuduğu
her bir saat için O’nun soyundan gelen
nesile,yeryüzünde hüküm sürecekleri bir asır lûtfedecekti..altı saat,altı asır
demekti…
Uyumuyordu Osman Bey,çünkü uykudan hayırlı
olan namaza ve onun habercisi olan sabah ezanına az bir vakit kalmıştı.Lâkin
bir ara öylesine kendinden geçti ki,gece boyunca elinden düşürmediği yüce kitap,yine
aynı şekilde ellerindeyken gözleri kapanıverdi ve oturduğu yerde tatlı,hafif
bir uykuya dalmasına engel olamadı..
Ne oldu ise o uykuya daldıktan sonra oldu,o
heybetli gövdesinin üstündeki naif başı hafif
önüne doğru eğilmiş,aldığı nefes odanın sessizliğine hakim olmuştu.Ama O
yine de uyuklar vaziyette iken bile Kur’an’ı elinden bırakmamıştı.Bir rüya
görüyordu Osman Bey, gerçek ile hayal arasında gidip gelen bir rüya…
Bir zaman sonra sabah ezanı ile gözleri
aralanır gibi oldu, omzunda bir el ve bu elin kendisini salladığını hissetti;
-Oğul! Oğul! haydi uyan ezan okunuyor abdestini al gel
sabah namazımızı kılalım,hem sen hiç uyumadın mı oğul bu halin nedir?
Başını kaldırdı ve kızarmış gözleri ile
elin sahibine baktı, gelen Şeyh Edebâli hazretlerinin yüzüne bakarak;
-Uyuyamadım Efendim,bu elimde görmüş
olduğunuz Kur’an bu odada iken, ayaklarımı uzatamadım.Siz gelmeden az önce
uykuya daldım,oturduğum yerde bir rüya gördüm.Şimdi abdestimi alıp geleyim ve
namazımızı kılalım,ardından size rüyamı anlatayım.
-Peki oğul,hadi kalk bakalım…
Abdest almaya giden Osman Beyin ardından odada yalnız kalan Şeyh Edebâli hazretleri O
geri gelesiye kadar bir çok düşünceye dalmıştı bile.Hayranlık uyanmıştı içinde
bu edep timsâli yiğide karşı.Emanete bu denli ince bir saygı beslemesi O’nun an
geçtikçe hayranlığını katlıyordu.Kızını geçirdi aklından ve neden olmasın
dedi,kızımı bu yiğide emanet edebilirim diye düşündü.Kızım da bir emanet değil
mi?Efendimiz böyle söylemişti veda
hutbesinde,kadınlar size Allah’ın emanetidir demişti..Şahid ol Ya Rab!
Abdestin verdiği dinçlikle uykusunu biraz
olsun dağıtmış olan Osman Bey, tekrar odaya döndü.Birlikte sabah namazını edâ
ettikten sonra Osman Bey rüyasını Şeyh Edebâli hazretlerine anlattı;
-Rüyân hayırlara vesile olsun inşAllah oğul.Belli
ki okuduğun Kur’an’nın hürmetine Rab Teâlâ sana İslam sancağını asırlar boyunca
taşıyacağın bir devlet ve bu devletin devamını sağlayacak hayırlı nesiller lûtfedecek.
Benden senin göğsüne doğru nakil olan bir nur görmüşsün,müşâhede ederim ki bu
nur benim kızımdır.Yani anlayacağın sana bir emanet daha teslim edilmekte.Bu
emanete iyi sahip çıkasın oğul,rüyanda göğsünden büyüyen çınar ağacı senin
soyunu temsil etmekte,işte bu emanet öyle bir emanettir ki soy ağacın kızım ile
köklerini salacak,doğup büyüttüğü ve emzirdiği evlatlarınız Devlet-i Âliyye’nizin
bekâsını sağlayacaktır.Allah yâr ve yardımcın olsun…
(Hepimizin bildiği gibi Osmanlı
İmparatorluğu 600 yıl yeryüzünde hüküm sürmüş ve nice padişahları ile İslam
sancağını şerefi ile taşımış büyük bir islam devletidir.Yazımda da belirttiğim
üzere ilk olarak Osman Bey’den başlayan emanet bilinci bütün padişahlarca
layıkıyla sahiplenilmiştir.Kur’an ve Sünnet için fazla bir şey söylememe gerek yok sanırım.Aslında
benim anlatmak istediğim gizli bir emanet olan kadındı,çünkü padişahlarımızın hanımlarına
olan ilgisi toplumumuza yanlış bir
şekilde aksettirilmiştir. Onlar’ın hanımlarına olan düşkünlüğü işte bu
emanet şuurunun farkında olmalarındandı .Hem emanet hem de o güzide hanımların
doğuracağı,emzireceği ve yetiştirip büyüteceği çocuklara Devlet-i Âliyye’yi
teslim edecek olmalarıdır…)
Yusuf Kenan Yalçın
13 Kasım 2013 İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder